Kefalet Sözleşmelerinde Nitelikli Yazılı Şekil

Kefalet Sözleşmelerinde Nitelikli Yazılı Şekil

Kefalet Sözleşmesi / TBK 583 / Kefalet Sözleşmesinde Nitelikli Yazılı Şekil / Kefalet Sözleşmeleri Şekil Şartı


I. Giriş ve Genel Çerçeve

Kefalet, borçlunun borcunu ifa etmemesi ihtimaline karşı alacaklıya şahsi bir teminat sağlayan, ancak ekonomik ve hukuki sonuçları itibariyle kefil açısından son derece ağır bir sorumluluk doğuran bir sözleşme türüdür. Bu nedenle Türk Borçlar Kanunu, kefalet sözleşmelerinin geçerliliğini nitelikli yazılı şekil şartına bağlamış; sıradan bir yazılı şekil değil, belirli unsurların bizzat kefilin kendi el yazısıyla sözleşmeye geçirilmesini zorunlu kılmıştır.

Bu düzenleme, kefilin çoğu zaman hatır, aile bağı veya sosyal ilişki nedeniyle karşılıksız bir yük altına girdiği göz önünde bulundurularak yapılmış koruyucu bir düzenlemedir. Yükümlülüğün kapsamı, süresi ve miktarı bakımından kefilin iradesinin bilinçli oluşmasına hizmet eder.

Aşağıda TBK 583 hükmü aynen yer almaktadır:


II. TBK 583 Hükmünün Aynen Metni

TBK 583:

“Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.

Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler.

Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.”


III. Nitelikli Yazılı Şeklin Amacı ve Koruyucu Niteliği

Kanun koyucunun bu düzenleme ile hedeflediği, özellikle:

  • Hatır için verilen,

  • Karşılıksız yükümlülük doğuran,

  • Kefilin ekonomik açıdan borçludan daha zayıf konumda olduğu,

  • Bilinçsizce verilen taahhütlerin yüksek risk yarattığı,

kefalet ilişkilerinde, kefilin irade açıklamasının gerçekten özgür, bilinçli ve bilgilendirilmiş şekilde verilmesini sağlamaktır.

Bu düzenleme Türk Borçlar Kanunu’nun 20–25. maddelerinde yer alan genel işlem koşulları denetimi ile paralel bir koruma amacına sahiptir. Özellikle bankacılık ve kiracılık ilişkilerinde kefilin çoğu zaman sözleşmenin içeriğine müdahale edemediği durumlar göz önüne alındığında, el yazısı zorunluluğu uyarı işlevi görür.


IV. Geçerli Bir Kefalet Sözleşmesinin Unsurları

Türk Borçlar Kanununun 583. maddesi uyarınca geçerli bir kefalet akdinden söz edebilmek için:

  1. Kefalet sözleşmesi yazılı olmalıdır.

  2. Kefil kendi el yazısıyla,

    • Sorumlu olduğu azami miktarı,

    • Kefalet tarihini,

    • Müteselsil kefalet isteniyorsa bu sıfatı,
      kefalet belgesine yazmalıdır.

  3. Belge kefil tarafından imzalanmalıdır.

  4. Belgede alacaklının kimliği belirli veya belirlenebilir olmalıdır.

  5. Borçlunun kimliği mutlaka yer almalıdır.

  6. Asıl borç belli olmalıdır.

Bu unsurların eksikliği sözleşmeyi geçersiz kılar.

Nitekim uygulamada sık karşılaşılan şu tür ifadeler:

“……’nin ……….’dan alacağı her türlü borca kefil olurum.”

sebep, kapsam ve nitelik belirli olmadığından geçersizdir.


V. Kefalet Sözleşmesi Nasıl Düzenlenmelidir?

Kefilin kimliğinin, kefalet iradesinin, sorumlu olunan azami miktarın, kefalet tarihinin ve kefilin imzasının tamamının kefilin el yazısıyla kefalet senedinde yer almaması hâlinde, doktrindeki hâkim görüş ve yerleşik Yargıtay uygulaması doğrultusunda sözleşme kesin hükümsüzdür.

Müteselsil kefaletin kanunun aradığı şekilde belirtilmemesi durumunda, sözleşmenin tümden hükümsüzlüğü değil; bu kez adi kefaletin varlığı gündeme gelir.

Hâkim, uyuşmazlık önüne geldiğinde nikayet edilmese dahi şekil noksanlığını re’sen araştırmak zorundadır. Bu nedenle şekle aykırılık hem taraflarca her aşamada ileri sürülebilir hem de mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınır.


VI. Şekle Aykırılık, Kesin Hükümsüzlük ve İfada Bulunan Kefilin Durumu

Kesin hükümsüz yani nitelikli şekle aykırı düzenlenmiş kefalet sözleşmesini geçerli sanarak ifada bulunan kefil, verdiğinin iadesini:

  1. Öncelikle asıl borcun alacaklısından,

  2. Bu mümkün olmazsa borçludan,

sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebilir.

Ancak şekle aykırılığı bilerek ve sözleşmenin geçersiz olduğunu kabul ederek ödemede bulunan kefilin ödemesi elden bağışlama niteliğindedir. (Doktrinde azınlık bir görüş, ifanın düzeltici etkisini kabul etmektedir.)


VII. Yargıtay’ın Konuya İlişkin Emsal Kararları

Aşağıdaki kararlar hiçbir değişiklik yapılmadan aynen yer almaktadır:


Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2015/8437 E. 2016 / 2793 K. 06.04.2016 tarihli karar:

“şekil şartlarına uyulmadan yapılan kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, taraflar arasındaki kira sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu azami miktar ve kefalet tarihine ilişkin el yazısı ile yazılmış bir ibare bulunmadığını, bu durumda TBK.nun 583.maddesinde belirtilen şekil şartlarına uyulmadan yapılan kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu tespit etmiştir.”


Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2015 / 11952, K: 2016 / 5123 sayılı, 05.09.2016 tarihli karar:

" TBK'nın kefalet sözleşmesinde şekil şartını düzenleyen 583.maddesi Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Hükmünü içermektedir. Taraflar arasındaki kira sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu azami miktar ve kefalet tarihine ilişkin el yazısı ile yazılmış bir ibare bulunmamaktadır. Bu durumda TBK.nun 583.maddesinde belirtilen şekil şartlarına uyulmadan yapılan kefalet sözleşmesi geçersiz olduğundan, mahkemece davalı kefil hakkındaki davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekir. "


VIII. Kefalet Vaadi

Türk Borçlar Kanunu madde 583 fıkra 2 uyarınca kefalet vaadi de aynı nitelikli şekil şartına bağlıdır. Bu nedenle:

  • Basit bir kefalet vaadi,

  • Sözlü taahhüt,

  • Yazılı fakat el yazısı unsurlarını taşımayan belgeler

geçerli değildir. Kefalet vaadi de ancak TBK 583’teki unsurlar tam olarak mevcutsa hüküm doğurur.

 

Sorumluluk Reddi ve Telif Hakkı Beyanı

Web sitemizde yer alan bu ve benzeri bilgiler öneri, tavsiye veya hukuki mütalaa niteliğinde değildir.
Yazarımız veya büromuz, bu sitede yer alan çözümlere, bilgilere, metinlere veya yayınlara dayanılmasından, kullanılmasından hareketle zarara uğranmasından dolayı sorumluluk kabul etmez.

Bu metin ve sitede yer alan tüm içerikler, tasarımlar, yazılar ve düzenlemeler 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmakta olup, izin alınmaksızın kısmen veya tamamen kopyalanamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz, işlenemez, ticari amaçla kullanılamaz.

Her türlü telif hakkı Tercan Avukatlık & Danışmanlık’a aittir.